Pazartesi, Şubat 25, 2008

SINIR ÖTESİNE, OĞLUM'A PULSUZ MEKTUP...

Yiğidim, Arslanım, Gökçe'm, Mehmed'im;
Kocaman kocaman birileri; bir şeylerin, türbanın vesair arkasına saklanırken veya türbanlarını senin seferinin arkasına saklarken, herkes bir şeyleri alıp satmaya, fırsat bu fırsattır diyerek şuuraltındaki hayaline sahiplenmeğe saldırıdayken, ben seninleyim-sizinleyim Oğlum!...
Birileri; ittifaktan, AB'den, ABD'den, Haçlı'dan, Medeniyetler İttifakı'ndan, Dinler Arası Diyalog'dan bahsederek bir şeyleri pazarlama, satma telâşındayken ben, sizlerleyim; sizlerle şeref-haysiyet savaşındayım!...
Başını kaldır Yiğidim! Gözünü nişan aldığın hedeften bir an olsun ayırma ama!... Hedefini itlâf ettikten sonra yukarı bak Yiğidim!...
Şu süzülen kartal var ya! İşte o! Evet o Mehmedim!...
Sen rahat okuyasın diye hiç sallamadan Türk Milleti'nin dualarını, selamlarını getirdi sana kanatlarında...
Merak etme Yiğidim!
Bizim mektup yollayacağımız kuşumuz başka... Bu kuş, işbirlikçilerin salaklaştırdığı -gûya-barış güvercini değil!... Yalaka yalaka cami avlularında, üç tane darı için ayaklar arasında dolaşan kuşlardan değil!... Gökyüzünün hâkimi, Türk- Selçuklu kartalı bu kuş! Yukarı bak, göreceksin Oğlum...
Sana selamlarımı ve haberleri getirdi Yiğidim. Görüyorsun değil mi?
Şehit silah arkadaşlarını Millet, baş tacı etti! Peygamber(s.a.v)'in ağuşuna yollarken bedenlerini, hayallerini yüreklerinde, kalplerinde ölümsüzleştirerek lâyık oldukları tahta oturttu!... Merak etme Arslanım!...
Anneleriniz, babalarınız, yavuklularınız, kardeşleriniz, akrabalarınız, komşularınız, bütün millet evet eksiksiz bütün millet sizlerle beraber!...
Siz, ne haldeyseniz bizler de aynı durumdayız Oğlum!...
Her şehîd haberinde gözyaşlarımız fışkırıyor, itlâf edildiğini duyduğumuz her hain haberinde başımızı dikleştiriyoruz! Bayrağımız, daha bir vakur dalgalanıyor günlerdir biliyor musun Mehmed'im? Balkonumda nazlı nazlı, sevmeyenlerin gözlerine batarcasına öfkeyle dalgalanan Bayrağımın gölgesini hissediyorsun değil mi?
Bayrağım bile sizin oralardaki savaşınızın karşılığı olarak böyle dalgalandığının farkında ve Türkçe salınıyor Yiğidim! "Bağımsızlık karakterimdir." diye nara atarak Atatürkçe dalgalanıyor!...
Bu gün, sekiz silâh arkadaşını ebedî istirahatgâhlarına yolcu ettik! Uğurlayanları, yetmiş milyondu Mehmed'im! Özür dilerim, hata yaptım! Arkadaşlarını uğurlayanların sayısı, dünyanın her yerindeki Türk sayısı kadardı! Çok olduğu için -şükrolsun- sayısını bilemedim Mehmed'im!... Dalgalansın diye, uçan kuşlardan selam alsın diye, toprak vatan kalsın diye toprağa düşen silah arkadaşlarına, Bayrağın bile selâm verdiğini gördün değil mi Yiğidim?
Bayrakların, sancakların senin ve silâh arkadaşlarının önünde nasıl tâzimle eğildiğini gördün değil mi?
Doğusuyla-batısıyla, kuzeyiyle-güneyiyle, sünnisiyle-alevisiyle, Türk'ü-Kürdü ile bir bütün olmuş milletin sana nasıl kucak açtığının farkındasın değil mi Arslanım?... Milletin yekvücûd olarak nasıl arkanda olduğunun, sana nasıl dualarda olduğunun farkındasın değil mi? Vanlı'nın, Ardahanlı'nın, İzmirli'nin aynı tonla; "Ya istiklâl, ya ölüm!" diye naraladığını, "Vatan sağ olsun!" diye vedâlaştığını duydun değil mi?
Başının üzerinde senin dikkatini dağıtmamak için sessizce ve kartalca süzülen kanatları görüyorsun değil mi Oğlum?
Sen işine bak Mehmed'im!...
Sakın gözünü hedefinden, parmağını tetiğinden çekmeyesin. sadece dinle sen... Yeni Mehmetçikler yolda! Hepsinin elleri de kınalı senin gibi Arslanım! Hepsinin yüreklerinde, siz ağabeylerine desteğe gelmenin heves ve heyecânı... Hepsi de; davul-zurnalarla; "En büyük asker,bizim asker!" nidaları ve inancıyla uğurlandılar sizin yanınıza!...
Haaa! Sana asıl önemseyeceğin haberi vermeyi unuttum. Özür dilerim Arslanım!
Düşmanın taşeronları olan salak teröristler bozuldular! Birbirlerini zehirlemeğe, birbirlerini öldürmeğe, geberen adamlarının cesetlerine bomba bağlayarak gûya tuzak kurmaya başladılar! Kaçıyorlar Mehmed'im! Senin Türk ayak seslerin, ödlerinin kopmasına yetti bile dalaksızların!...
Sen; sıcak çatışmanın içinde gün sayamazsın-saymazsın biliyorum. Ama biz, millet olarak artık saat sayıyoruz Mehmed'im...
Az kaldı. Yeniden yazdığınız destanların farkında bile olamadan bir kaç saat sonra döneceksiniz vatana... Siz döneceksiniz, yeni Mehmetler girecek nöbete...
Haddini aşanlara hadlerini, hainlere cezâlarını, diplomatik dilden çok anladıklarını bildiğimiz müttefik(!)lerimize söyleyeceklerini, anladıkları dille ziyâdesiyle söyledin Oğlum!...
Var olasın Mehmed'im!
Allah(c.c.), seni ve bütün silâh arkadaşlarını korusun ve muzaffer kılsın Yiğidim!...
Muhabbetle, Türkçe, Babaca gözlerinden öperim. Bütün arkadaşlarını da bağrıma basarım Yiğidim!...
Siz Allah(c.c.)'a, Vatan-Bayrak-Cumhuriyet size emânet Arslanım...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: