Çarşamba, Şubat 20, 2008

HERKES İŞİNEEE!...

Bir türlü beceremedik!
Bir türlü bu "Vatan kurtarıcı" kesilen, mütekâit zevâttan kurtulamadık!...
Refîkim Sevgili İsrâfil Kumbasar'la ilgili; “Gazetenizde böyle bir düşünceye sahip bir yazarın bulunmasını talihsizlik olarak değerlendiriyoruz.” diyesilermiş!... Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı E. Tümgeneral Rıza Küçükoğlu, Gazetemize yazdığı mektubunda böyle diyesiymiş!...
Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi’l aliyyil azîm!...
MHP'nin, daha doğrusu Bahçelici'lerin mütekâit zevâta yaptıklarını ben de tasvip etmemiştim. Ama mütekâitlerin yaptıkları, daha fazla öfkeme muhatap olduğu için sessiz kalmış ve bir şey dememiştim!...
Sevgimi ve öfkemi asla kimseyle mukâyese etmem-ettirmem. Ben fakîrin Ordumuz'a, ordumuz mensuplarına; 12 Eylül Kıyâmeti'nde "Netekim Paşa" nın şahsında, ABD'nin emirleri ile bize ve ülküdaşlarımıza yaptıklarına rağmen hep millet edâsı ile sahip olmaya çalıştığım bilinir.
Sadece nezâketimden dolayı hiç yazmadığım, şimdi de yine aynı nezâketimle isimlerini vermeyeceğim emekli paşalarımızdan bir kaçı ile yaptığımız sohbetleri kısaca aktarmaya çalışacağım. Merak eden olursa elbette isimleri de söylemekten artık imtinâ etmem.
Ben fakîri, -nedense- adamdan sayarak bir yerlere dâvet ederler! Bu davetlerden bir kaçında yaşadığım sohbetleri, daha doğrusu milletçe, millet adına ortaya koyduğuma inandığım tavrımı anlatacağım yüksek müsaadelerinizle.
Emekli olduktan sonra aklı başına gelerek vatanı kurtarmaya soyunan ve bizim vatan-millet sevdamızı da emekli olduktan sonra okudukları yazılarımızdan tesbit edenlerden üç kişi, ayrı ayrı zamanlarda beni de hareketlerinin içine almak için şeref vererek dâvet ettiler. Dâvetlere icâbet ettim elbette.
Ama beni dâvet eden üç kişiye, üç ayrı zamanda, üç ayrı mekânda, ayrı-ayrı şâhitler huzurunda tek sorum ve itirazım olmuştu: "Siz; yetmiş milyonluk dev bir ülkenin, Allah'ın her kuluna nasip etmeyeceği mevki ve mâkamlarında görevler yaptınız. Hava, Deniz, Kara Kuvvetleri ve Jandarma'ya emir verme yetkisinde idiniz. İsteseydiniz Sincan'da tankları yürütebiliyordunuz. Bu güç, elinizde iken neden vatanı korumadınız veya kurtarmadınız? Siz görevde iken bizi beğenmiyor, bizi okumaya-dinlemeğe tenezzül etmiyordunuz ama biz sıkletimiz kadar vatanperverliğimizi-milliyetperverliğimizi size rağmen hep yapıyorduk. Ozaman, yâni görevde iken siz, bizi görmüyor kaale almıyordunuz. Şimdi ise biz sizi nezâketen kaale alarak, emekliliğinizin keyfini sürün diyoruz. Biz, bize düşeni yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Milliyetçiliğimiz ve vatanperverliğimizde sizin desteğinize ihtiyâcımız yok!.." demiştim.
Çünkü onların şahsında başımıza çuvallar geçirilmişti! Onların şahsında millet olarak gururumuz rencîde edilmişti ve bir şey yapmamışlar, yapamamışlardı!...
Bölücüler, hainler bayrağımıza hakaretler etmişler, Mehmetçiğime kurşunlar sıkmışlardı, onlar suçu siyâsi erke atarak seyretmişlerdi!
Vatan kurtarmaya soyunanlara tepkimizi, taa o zamanlar; "Vatanı, emekli vatan kurtarıcılardan kurtardığımız gün kurtuluruz!" diyerek vermiştik...
Şimdi de Gâzi Meclisimiz'de, bizden alınan vergilerden milyar milyar maaşlar alan hâin temsilcileri, her şeyimize hakâret ediyorlar ama bu mütekâid zevât görmezden-duymazdan gelip, yarım metrelik bez parçasının arkasına saklanarak Atatürkçülük-Cumhuriyetçilik-Laiklik yapmaya soyunuyorlar!...
Yemezler Paşaaam! Yemezler!...
Allah aşkına gidin mütekâitliğinizin tadını çıkarın. Görevdeki Silah arkadaşlarınız, meslektaşlarınız işlerini güzelce yapıyorlar şükrolsun.
Millet olarak biz de, deneme-yanılma metodu ile -doğruyu bulana kadar- siyâset yapanları izliyor ve millet adına hakemlik yapmaya gayret ediyoruz...
Görevdeyken farkında olamadığınız sîne-i milletin sıcaklığını, emekliliğinizde hissedin bâri!...
Herkes işine lütfen! Herkes işine!...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: