Pazar, Şubat 03, 2008

DOSTLARIM'A İFADEM !...

"Haberiniz olsun ki , Allah’ın sözü, söz vermesi gerçektir. Öyle ise iğreti, ahireti düşünmeden, keyfine göre yaşanan dünya hayatı sizi sakın aldatmasın. O kandırıcı - aldatıcı - çok hilekar - büyüklenen gururlu-şeytan sizi Allah ile, Kitab’ı ile aldatmasın, kandırmasın…"(Fatır-5-)

Dostlar;
Siz ne kadar anlatırsanız anlatın, karşınızdaki sizi ancak kapasitesi kadar anlıyor!...
Hele bir de bu karşınızdaki, önyargılıysa; siz ne derseniz deyin o ezberlediğini tekrarda ısrarcıysa ve bir de edepten, terbiyeden ve mertlikten nasipsizse, işiniz zordan da zor!...
Hayatım boyunca, kendimi hiç savunmadım. Hayatım boyunca hiç kimseden şikâyetçi olmadım. Hayatım boyunca Rabb'imin nasibettiği her çileye de şükrettim El-hamd ü lillah...
Gazetede ve internet sitelerinde yayınlanan yazılarımın tamamı acizane kendi sayfamda eksiksiz mevcuttur.
Külli irade'ye cüz'i irademle teslim olduğumu her ortamda ikrar ederim şükrolsun. Allah(c.c.) emrini yok sayanlara, hep itiraz etmişimdir.
"Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; nâmus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesnâ olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler."(Nûr Sûresi-31) Ayet-i Celile'sini kaç kere tekraren hatırlattığımı bilemem. Yani örtünmenin bir Allah(c.c.) emri olduğunu bilenlerdenim.
Hayatımda bir kere bile -hâşâ- Allah emri örtünmeye karşı bir cümlem vaki değildir. Ama Türbana çıktığı, çıkarıldığı günden beri karşıyım ve karşı kalacağım. Türbana şeytan işi dedim ve derim. Başka türlüsü olsaydı insanın gücü yeterdi diye de tarif etmiştim.
Yıllardır bütün siyâsilere, aklı selim bütün aydın insanlarımıza; "Din ile Ordumuzu, din ile Devletimizi barıştıracak bir yol bulmak zorundayız." diye yalvarır dururum. Kendi coğrafyamızda ve İslam dünyasında birliği sağlayamadan; mezhepler ve cemaatler, tarikatlar arasında birliği sağlayamadan "Dinler Arası Diyalog"dan korkar ve tehlikesini arzetmeğe çalışırım.
Bu uyarılarımı yaparken de; "Dinlerini parça parça edip fırkalara ayrı ayrı gruplara ayrılanlarla senin hiç bir alakan yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Sonra O, kendilerine yaptıklarını haber verir. En'am-159-" Ayet-i Celile'sini hatırlatırım hep.
Tarikat ve cemaat mensuplarına sonsuz saygılı ve muhabbetli olduğumu da defalarca arzetmiş, bir yerlere intisaplı olanların kesinlikle mazur olduklarına inancımı söylemiştim.
İmanımda, inancımda ve kanaatimde asla bir değişiklik söz konusu değil el hamd ü lillah.
Her türlü emperyalizme karşı olduğumu da bir ömür vererek ispatlayamamışsam, emeklerime mi, ömrüme mi yoksa bu kadar emsalimle birlikte heba edilen gayretlerimize mi üzülmeliyim? Bilemez oldum!...
Büyük Türk Milleti'ne seslenerek türbanla bizi kandırıyorlar dikkat diye, seslenmemden dolayı, acaip saldırılara muhatabım. Yine küfür ve hakaretleri sahiplerine iade etmeye tenezzül etmeyeceğim.
Çünkü onların ezberleri ile önyargılı davrandıklarını biliyor ve cahilliklerine sayarak mazur görüyorum.
Ama kalem erbabı, kanaat önderi kişilerin ve beni çok yakınen tanımalarına rağmen; BOP Eş Başkanı'nı bırakıp, bendenizi ABD yandaşı olarak tariflerine güleyim mi, ağlayayım mı şaşırdım!...
Benim karşı olmam veya desteklemem neyi değiştirir bilemem ama tekraren söylemeliyim ki; kadının örtünmesi, Allah emridir. Buna karşı çıkılmaz. Ulûl emr'e itaat te dinin gereğidir. Dinle devleti dövüştürenlerin ekmekleri bu iştendir.
Onlar, -hâşâ- Allah pazarlarlar. Onlar, ellerinde sakladıkları imanmertreleri ile iman ölçerler. Din ile devlet barıştırılırsa onların dükkanları kapanır!
İş başa düştüğü zaman da sünnet olan Hicret'i tercih edip, farz olan Cihad'ı bize bırakarak kaçarlar!...
Milletim;
Mes'eleyi çok ama çok hem de gereksizce geriyorlar! MHP, AKP'ye geri dönme, geri durma şansı bırakmayarak tarihi bir atak yaptı.
Defalarca tebrik ediyor ve alkışlıyorum.
Ama şimdiden sonra MHP'nin mes'eleye tamamen sahiplenerek, Anıt kabir'e dökülen insanlarımızın da ne dediklerini dinleyerek, din ile devleti barıştırmak gibi bir şansları doğdu. AKP ile CHP'nin kutuplaşarak yeniden milleti kamplara bölmesine izin vermemeliler.
Bunu MHP'nin imanlı kadrolarından başkasının becerebilmesi mümkün değil. Bu mes'ele; şeyhin, cemaat abilerinin, mezhep temsilcilerinin işi de değil, zaten onların buna cesaretleri de, böyle bir niyetleri de yoktur!...
Türbanı külliyen icadeden şeytana teslim ederek baş örtüsünü, mesele olmaktan çıkarma şansımız doğdu. Bu şansı da MHP yarattı...
Umarım kapasiteleri kadar anlayan, ezberlediklerinden başka din bilmeyen zavallılar, bu harika ve tarihi işi sekteye uğratmaz ve yarım bıraktırmazlar!
Bu da benim bu konuda, dostlarıma verdiğim ifadem kabul edilsin lütfen...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
TEVEKKELTÜ TEAL'ALLAH
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: