Pazar, Şubat 24, 2008

DİNLEDİĞİM KOMUTAN...

Aylardır anlatıp anlatmamak arasında, kendimle savaştığım bir duyumumu, anlatmanın zamanı...
Çünkü ya şimdi, ya da hiçbir zaman!...
Ordumuz cephede! Sınır ötesinden gelerek huzurumuzu bozan emperyalizm taşeronlarına hadlerini bildirmek üzere taaaa inlerinde! Göbeklerine göbeklerine basıyor sinsi, hâin, bölücü terör taşeronlarının!...
İmamlarımız camide! Nüfusunun yüzde doksandokuzu Müslümânlardan oluşan bir ülkede, camilerde orduya dua edilmesi; yaygın basınca, karen fogg çocuklarınca haber edilecek kadar enteresan târif edilmesine rağmen imamlarımız câmîde... Askerimiz cephede, ulemâmız alınları seccâdede, ağızları duâda; milletimiz, elleri semâya açık, gözleri ekranlarda, kulakları haberlerde, dillerinde zikir ve yürekleri Mehmetçikleriyle...
Terminallerimiz; "En büyük asker, bizim asker!" nidâlarıyla çalkalanıyor! Kınalı Kuzularını Vatanî Görevlerine uğurlayan anaların ağızlarında tek öğreti, tek nasihat; "Vatan borcu, nâmus borcu. Ödenmeden olmaaaaaz!" Bu anaların, Kınalı Kuzular'ını nâmus borçlarını ödemek üzere, davul-zurnayla uğurladıkları kışlalar, cep-he-deee!...
Siyâsilerimiz de, fırsat bu fırsattır mantığıyla geleceklerini garantiye alabilmek için, emekli milletvekili maaşına zam peşinde!...
Ya Rabbi; Bu asîl milletin emeklerini zâyi ettirme!
Ya Rabbi; Çocuklarımızı, "Peygamber Ocağı" sıfatıyla bildiğimiz adreste teslîm ettiğimiz Komutanlarını da koru!...
Hz. Peygamberimiz(s.a.v.)'den övgü ve duâ ile nasîpli bu millete, zillet gösterme Ya Rabbi!...
Dağda-taşta, kara kışta, şahince, kartalca, arslanca çarpışan Mehmetlerime destek olsun diye dileklerimi duyur Ya Rabbi!... Beni mermi etsinler! Bizi bomba etsinler! Eğer ola ki ana-babaları olduğumuz için bizi atmaya kıyamazlarsa, üşümesinler diye ayaklarına sargı etsinler duygularımızı! Ellerine eldiven etsinler! Yollarına yolluk etsinler...
Adlarını zikredince düşünce insicâmımı kontrol edemediğim Mehmetçiklerim, nerdeyse anlatmak istediğimi unutturacaklardı!...
Birinci dereceden bir yakınımdan, Eşim'in yeğeninden duyduğum bir komutan târifini aktarmak istiyordum. Güneydoğu'da Ordu Komutanı iken, yakın korumalığını yapan bir Gâzi Komando Asker'in ağzından dinlediğim şekliyle, Yaşar BÜYÜKANIT Paşa'yı anlatacaktım...
Öyle bir komutan ki, askerleriyle yekvücûd. Operasyona çıkan her timin arkasından, sağ-sâlim dönerlerse kurban adayacak kadar inançlı! Ve operasyondan başarıyla kazâsız-belâsız dönen birliklerine; adadığı kurbanını keserek ikrâm edebilecek kadar mert gönüllü. Veeee, asıl bana çok çarpıcı gelen kısmı: Hangi askerinin, etin neresini sevdiğini bilebilecek kadar Baba bir komutan!... Etin 'uykuluk' diye tabir edilen yerini, hangi askerinin sevdiğini bilebilecek kadar ve etin o kısmını daha dönmemiş askerine ayırtacak kadar askeriyle bütün bir Baba Komutan!..."
Bunları anlatan, yakın korumalığını yapmış ve bir Gâzi olan Yeğenimiz'in ağzından, kendi üslûbuyla: "Fotoğrafından çok daha 'Herif', fotoğrafından çok daha 'Baba' bir adam!"
Büyük Milletim;
İş başa düştüğünde, kimin ne yaptığını, kimin görevini nasıl yaptığını anlayabilmek için, bu târif bize bir şeyler anlatır mı?
Bu Komutan'a ve bu komutanın emrindeki bütün kademelere, ve Mehmetçiğimize yeterli duâda mıyız Milletim?
Bizim duâlarımıza ne kadar ihtiyaçlarının olduğunun farkındayız değil mi?
Müftülerimiz, hocalarımız, imamlarımız, camîlerimizde her vakit namazından sonra ağız birliği ile duâlardayız değil mi?
Duâlarımızda, hiç bir askerimiz arasında kademe ve kıdem farkı gözetmeden ayırım yapmayız değil mi? Genel Kurmay Başkanımız'ı da duâlarımızda unutmayız değil mi?...
"TÜRK'ÜM. BU AD HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: